OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARININ ZİHİNSEL ÖZELLİKLERİ

İnsan, anne karnından başlayarak yaşam boyu gelişim gösterir. Bu gelişim fiziksel, duygusal ve zihinsel alanlarda olmaktadır. Genellikle bireyler eşsiz ve benzersizdir fakat insanlar olarak hepimiz bazı ortak yörüngelerde yol alırız. Gelişim üzerine çalışan bilim insanları, gelişimin evrensel olduğunu görmüş ve yaşa bağlı olarak gelişimi dönemlere ayırmışlardır. Bu dönemler arasında okul öncesi de yer almaktadır ve 2-7 yaş arasını kapsamaktadır.

Okul öncesi dönemi çocuklarının belli başlı zihinsel özellikleri:

2-4 Yaş Arası, İlk Evre

  • Sembolik Düşünme: Çocuklar bu yaş aralığında görmedikleri nesnelerin zihinsel tasarımlarını yapabilir hale gelir. Bu beceri çocuğun zihinsel dünyasını genişletir. Günlük yaşamında karşılaştığı ev, araba, ağaç vs. gibi şeyleri temsili olarak ifade etmek için çeşitli semboller kullanırlar. Örneğin, bir çubuğu at olarak kullanma. Dilin kullanımı bu dönemde başlar.
  • Benmerkezcilik: Kişinin kendi bakış açısı ile başkasının bakış açısı arasındaki farkı kavrayamaması anlamına gelmektedir. Örneğin: Çocuk arkadaşı ile üç boyutlu bir modeli incelemektedir. İki çocuk modele farklı açılardan bakmaktadır ve baktıkları yerden model ikisine de farklı görünmektedir. Bir çocuğa, diğer arkadaşının bakış açısından modelin nasıl göründüğü sorulduğunda çocuk, modeli arkadaşının gördüğü açıdan değil, kendi bakış açısından anlatabilmektedir.
  • Canlandırmacılık: Cansız nesnelerin canlı varlıklar gibi olabileceğine dair inanıştır. Bu düşüncenin varlığı, masa beni itti ve yere düşürdü gibi ifadelerden anlaşılabilmektedir. Gerçeklikten uzak olan düşünce biçimlerinden dolayı çocukların resimleri bu dönemde oldukça yaratıcı ve genellikle hayal ürünüdür. Hayal dünyalarında güneş mavi, insanlar uçarken görülebilir.
  • Yapaycılık: Çocuğun gökyüzü, dağ gibi doğal nesneleri bir insanın yarattığına; deprem, heyelan gibi doğa olaylarına ise bir insanın neden olduğuna inanmasıdır. Örneğin, çocuk dışarısı çok rüzgarlı ise bunu birisinin çok güçlü şekilde üflemesine bağlayabilir.

4-7 Yaş Arası, İkinci Evre

  • Sezgisel Düşünce: Çocuğun, verileri tam anlamıyla toplamadan sonuca ilişkin tahminde bulunmasına denir. Bu evrede çocuklar ilkel akıl yürütmeler yaparlar ve her türlü sorunun cevabını bilmek isterler. Çocuğun kafasında kurduğu düşünceler gerçekliğe çok az yakındır. Peki, ya şöyle olsa tarzı başlayan soruları tam olarak yanıtlayamaz. Örneğin, bir araba ona çarptığında ne olacağına ilişkin sınırlı fikirlere sahiptir.
  • Odaklanmacılık (Odaktan Uzaklaşamama): Dikkatin sadece bir noktada toplanıp, diğerlerinin göz ardı edilmesidir. Çocukların nesnelerin, olayların ve kişilerin birçok özelliğinden yalnızca birine dikkat edebilmesi ve diğer özellikleri dikkate alamamaları durumudur. Örneğin, çocuklar bir etkinlik yaparken etkinliğin ya en çok dikkat çeken kısmına ya da etkinliğin sonuna odaklanabilirler.
  • Nesneleri Sadece Tek Bir Özelliğine Göre Sınıflayabilme (Gruplayabilme): Odaktan uzaklaşamama sebebiyle çocuklar nesnelerin sadece tek bir yönüne odaklanabilirler. Bundan dolayı nesneleri renk, biçim ve büyüklük gibi tek bir özelliğe göre sınıflayabilirler. Örneğin: Verilen nesneleri hem renk hem de şekle göre sınıflandırması istendiğinde çocuk bunu yapamamaktadır.
  • Nesneleri Tek Yönlü Sıralayabilme: Nesneleri tek bir özelliğe göre sıralayabilirler. En uzun-en kısa, en geniş-en dar ve en büyük-en küçük gibi kavramları anlayabilirler. Fakat, beş farklı uzunlukta nesne verildiğinde en uzun ve en kısa nesne arasında kalan diğer uzunlukları sıralayamazlar.
  • Özelden Özele Akıl Yürütme: Çocuklar tümevarım ve tümdengelim akıl yürütme becerilerini kazanamadıkları için genelleme yapmadan birbiri ile ilişkili iki durum arasında bağlantı kurarlar. Örneğin, başkasının evinde çizgi film izleyen çocuk, keşke bu çizgi film bizim televizyonumuzda da olsa diyebilir. Çizgi filmin sadece izlediği televizyonda olduğunu sanmaktadır.
  • Kalıp Yargılar Geliştirme: ocuklar bu dönemde yaşadığı sınırlı deneyimler dolayısıyla kalıp yargılar geliştirirler. Çocuklar, olgular ve olaylar arasındaki karmaşık ilişkileri anlayamadıkları için dar kalıp yargılar geliştirirler. Örneğin, erkekler ağlamaz düşüncesi.
  • Büyüsel Düşünme: Gerçek ile hayal olanı ayıramamadır. Çocuklar masalda veya hikayede geçen kahramanların gerçek hayatta da olduğuna inanırlar.
  • Yanlış Bağdaştırma: Aralarında hiçbir mantık ilişkisi olmayan durumlar arasında bağlantı kurmak anlamına gelmektedir. Örneğin, çocuğa arabanın neden hızlı olduğu sorulduğunda çocuğun rengi kırmızı olduğu için cevabını vermesi.